25 Şubat 2013 Pazartesi

OKUMA HIZINIZI TEST EDİN

Aşağıdaki metinde 695 kelime vardır. Kronometrenizi hazırlayınız. Rahat bir ortamda dik olarak oturunuz ve okuma pozisyonunuzu alınız. Her zaman nasıl okuyorsanız o hızla okumaya çalışınız. Metni okumaya başlamadan önce başlıkları incelemek, bold ve italik kelimeleri dikkate almak yararlı olacaktır.

“SOSYALİZM BAŞARISIZ OLDU, KAPİTALİZM İFLAS ETTİ. SIRADA NE VAR?”
Özgürlük ve eşitlik etiğinden yola çıkan 70 yıllık sosyalizm deneyimi herhangi bir karşı devrim, sıcak savaş, ekonomik kriz, halk isyanı sonucu değil de, kendiliğinden çöktü. Türkiye’de 12 Eylül darbesinin baskısı hala üzerimizdeyken bu çöküşü sessizce izledik. Bu çöküş bir ölçüde darbeye karşı koyamamanın acısını dindirmeye de vesile oldu denilebilir. Tam bu sessizlik ortamında postmodern söylemler kapladı ortalığı. Tarihin sonu mu gelmişti gerçekten? Bilgisayarın gelişimiyle kapitalizmin sömürü araçları ve biçimlerini değiştirdiği gerçekti, ama kapitalizmin bin yıl süreceği ve artık ona uyum sağlamamız gerektiğini kabullenmemiz mi gerekiyordu? Felsefi olarak buna inandırılmaya çalışılıyorduk ki (kitapçı raflarında postmodern söylemli felsefi kitaplar siyasi kitapların yerini almıştı çoktan) 2008 kriziyle diyalektiği hatırladık ve geçmişle hesaplaşmaya, sosyalizmin hatalarını sorgulamaya, komünist ideolojiyi analiz etmeye başladık.
 
Türkiye ve Batı’daki Tartışmalar:
Türkiye’de ilk kez Birikim dergisi çevresinden ses geldi. Ömer Laçiner’in iki ciltlik “Sosyalizmi Yeniden Düşünmek” kitabı Marksizm’in tekrar okuması niteliğindeydi. Ahmet İnsel, “Solu Yeniden Tanımlamak” kitabıyla özgürlükçü bir sosyalizm önerdi. Tanıl Bora da “Yeni Bir Sol Tahayyülü İçin” adlı kitabında yeni bir solun önünü açacak farklı görüşleri derledi. Son zamanlarda tartışma Taraf gazetesine taşındı ve Halil Berktay, Murat Belge, Roni Margulies, Nabi Yağcı’yı karşı karşıya getirdi. Avrupa’da ise “Komünizm İdeası” başlığıyla Londra’da Birbeck İnsani Bilimler Enstitüsü tarafından bir konferans düzenlendi. Konferans sunumları A.Badiou ve S.Zizek tarafından toparlanıp “Bir İdea Olarak Komünizm” başlığıyla yayınlandı.
 
Ancak, tartışma Avrupa’da felsefi boyutta iken Taraf gazetesinde siyasi atışmaya dönüştü. Halil Berktay’ın ortaya attığı sosyalizm eleştirileri, hatta özeleştirisi diğer yazarlar tarafından sosyalizm etiğine bir saldırı olarak algılandı ve tartışma tıkanmış görünse de devam ediyor. Oysa ne Berktay’da ne de Avrupa’da sosyalizmin etiğine herhangi bir gönderme yoktu. Aksine aynı etikten yola çıkarak nasıl yeni baştan başlanabileceği düşünülüyordu. En geniş açılımı Birikim çevresinde görüyoruz. Ahmet İnsel yeni bir sosyalizmin (özgürlükçü sosyalizm) ekonomik, siyasi, sosyal ayaklarını kurarken, Ömer Laçiner doğru sosyalizmi tanımlamaya çalışıyordu. Halil Berktay ve Zülfü Dicleli, sosyalizm ve komünizm kavramlarından öte yeni kavramların oluşturulmasından yanaydı, ancak herhangi bir önerileri de yoktu. En ilginç yaklaşım Nabi Yağcı’nın Anadolu Sosyalizmi önerisiydi. Zira dışarıda herhangi bir model aramaya gerek yoktu ve Anadolu’nun geçmişinde sosyalizm etiğinin izleri bulunabilirdi. Bulundu da: Tasavvuf ve Şeyh Bedrettin.
 
Batı’daysa Troçkist Roni Margulies’ten sosyalizmin içeriğine dair bir eleştiri gelmezken, bütün eleştiri okları Stalin’e yönelmişti. Gerçekten Stalin miydi tek suçlu? Marks, Engels, Lenin bütün yolları doğru döşemişti de sadece Stalin mi doğru yoldan sapmıştı? Proletarya diktatörlüğü yerine bürokratik diktatörlük kurmuştu ve suçluydu. Peki ya proletarya diktatörlüğü doğru muydu ki? Sorular durmaksızın büyüyor. İşçi sınıfının öncüllüğü, komünist partinin tek temsilciliği, özel mülkiyetin lağvedilip devlete aktarılması, bizzat devletin içeriği, devletçi ekonomizm, sınıf kategorisi, tarihin şaşmazlığı, ilerlemecilik, iradecilik, iktidar sorunu, bilincin dışarıdan verilmesi vs eleştirilemez mi? Eleştirildi de. Üstelik tüm bu eleştirilerden sonra geriye bir sosyalizm kalır mı, sosyalizm kalmasa da komünizm ideası sürdürülebilir mi soruları da irdelendi. Avrupa’daki konferansta sil baştan başlayalım diyenler de çıktı, sosyalizmin atılıp komünizm adının korunması gerektiği fikri de. Ancak bu ad korunsa bile içeriğinin büyük oranda değişeceği çok açık.
 
Birbeck Konferansı
Konferansın en önemli isimlerinden biri A.Badiou, komünizm adına sahip çıkarken, en baştan başlamak gerektiğini söylüyor ve komünist sıfatından uzak duruyor (komünist parti, komünist rejim gibi.). Aynı zamanda komünizmi “düzenleyici bir idea” olmaktan, sosyalizmi de “etik bir sosyalizm” olmaktan çıkarıyor. Badiou’nun en çarpıcı eleştirisi tarihselcilik konusunda. “Tarih tecelli etmez” diyor Badiou. Gerçeğin tarihle simgeselleştirilemeyeceği, hatta tarihe ait bir gerçeğin olamayacağı görüşünde. Tarih ne özneldir ne şanlı; tarih, devletlerin tarihidir ancak. Ona göre, hiçbir politik hakikat prosedürü, özü açısından bir devletin tarihsel eylemleriyle karıştırılmamalıdır.
 
Badiou, M.Hardt ve Zizekle beraber komünizm için mücadele alanlarını yeniden ele alır: Ekolojik felaket, entellektüel mülkiyet, yeni teknolojik-bilimsel gelişmelerin (özellikle biyo-genetik alanında), sosyo-etik sonuçları ve yeni ırkçılık biçimleri gibi.
 
Michael Hardt’a göre artık gayri maddi ya da biyo-politik üretim egemendir. Fikirlerin, enformasyonun, imgelerin, bilgilerin, kodların, dillerin, toplumsal ilişkilerin ve etkilerin üretimi. Bugün temel mesele kıtlık ve yeniden üretilebilirliktir; bu yüzden mücadele, dışlayıcı mülkiyet ile ortak mülkiyet arasındadır: Patentler, telif hakları, yerli bilgi, genetik kodlar, tohumların kalıtsal özelliklerini nakleden maddedeki enformasyon ve benzerleri. Bunlar özelleştirilebilir ama kolay paylaşılıp yeniden üretilebildiklerinden mülk sahipliğini gözetmek zordur. Bunların azami üretkenliklerinin gerçekleştirilebilmesi paylaşılmasını gerektirir. Böylece mülkiyet kapitalist üretim tarzının prangası haline gelir. İnsan emeği ve yaratıcılığının sonucu olarak ortak varlığın üretiminde kapitalistin nispeten dışarıda kalması gerekir. Zira her müdahale üretkenliği azaltır.

          ..............................................................................................................................


Metindeki toplam kelime sayısını (695) 60 ile çarpınız (41700) çıkan rakamı okuma sürenize (saniye) bölünüz. Örneğin okuma süreniz 6 dakika 27 saniye çıktıysa; 6X60 = 360 + 27 = 387 saniye demektir.
 
Çıkan değer sizin bugünkü okuma hızınızdır. Bunun beklediğinizden düşük çıkması sizi üzmesin. Zaten bu değeri yükseltmek için çaba gösteriyorsunuz.
 

Okuma hızı (kelime)
Okur tipi
0-100
Zayıf
100-200
Ortalama
200-300
Ortalama
300-400
İşlevsel
400-800
100 kişi içinde birinci
1000+
1000 kişi içinde birinci

Şimdi de okuduğunuz metinle ilgili olan aşağıdaki soruları yanıtlayın.

1. 12 Eylül Darbesi ile kaç yıllık sosyalizm deneyimi çökmüştür?
     A) 60              B) 70             C) 80           D) 110
2. Sosyalist deneyimin çöküşü darbenin acısını dindirmeye vesile oldu.
     A)  Doğru     B) Yanlış

3. Bilgisayarın gelişimiyle kapitalizmin araçlarından hangisinin değişime uğradığı bir gerçektir?
     A) Mülkiyet         B) Düşünce      C) Sömürü              D) Devlet

4. Türkiye’de ilk kez hangi dergiden ses gelmiştir?
     A) Laçiner         B) İdea               C) Etik             D) Birikim

5. Tanıl Bora  “Yeni Bir Sol Tahayyülü İçin” adlı kitabında yeni bir solun önünü açacak farklı görüşleri derledi.
     A) Doğru            B) Yanlış

6. Taraf gazetesinde aşağıdaki yazar gruplarından hangisi karşı karşıya gelmiştir?
     A) Badiou, M.Hardt ve Zizek
     B) Halil Berktay,  Zülfü Dicleli ve Nabi Yağcı
     C) Halil Berktay, Murat Belge, Roni Margulies ve Nabi Yağcı
     D) Badiou, M.Hardt, Ömer Laçiner ve Zülfü Dicleli

7. Sosyalizm eleştirileri, hatta özeleştirisi aşağıdakilerden hangisine bir saldırı olarak algılandı?
     A) Sosyalizm etiğine
     B) Kapitalizme
     C) Özel mülkiyete
     D) Telif haklarına

8. Anadolu Sosyalizmi Anadolu’nun geçmişinde sosyalizm etiğine dair izleri aşağıdakilerden hangisinde bulmuştur?
     A) Tarikat ve Mevlana
     B) Tasavvuf ve Şeyh Bedrettin
     C) Alevilik ve Hacı Bektaş Veli
     D) Sufilik ve Yunus Emre

9. Stalin’in suçu neydi?
     A) Proletarya diktatörlüğü yerine bürokratik diktatörlük kurmak
     B) Ülkesini ikinci dünya savaşına sokmak
     C) Çevresindeki ülkelerden toprak talebinde bulunmak
     D) Sosyalist etik yerine mülkiyet etiği yerleştirmek

10. Sosyalizme yöneltilen tüm eleştirilerden sonra sosyalizm kalır mı kalsa bile ………. İdeası sürdürülebilir mi?” cümlesinde …….. olan yere aşağıdaki kelimelerden hangisi gelmelidir?
     A) Etik
     B) Komünizm
     C) Özel mülkiyet
     D) Üretim

11. Tarih tecelli etmez.” Cümlesi aşağıdakilerden hangisine aittir?
     A) Badiou
     B) M.Hardt
     C) Zizek
     D) Marx

12. Michael Hardt’a göre biyo-politik üretimde aşağıdakilerden hangisinin üretimi söz konusu değildir?
     A) Fikirler ve enformasyon
     B) İmgeler ve bilgiler
     C) Kodlar ve diller
     D) Kültür ve folklor


13. Bugün temel mesele kıtlık ve yeniden üretilebilirliktir; bu yüzden mücadele ………. ile ………. arasındadır. Boş bırakılmış yerlere sırasıyla hangileri gelmelidir?
     A) Patentler ve telif hakları
     B) Yerli bilgi ile genetik kodlar
     C) Dışlayıcı mülkiyet ve ortak mülkiyet
     D) İnsan emeği ve yaratıcılığı

              .........................................................................................................................

Bu metin gerçekten zor bir metindi. Çünkü kısa ve kolay metinlerden elde edilecek sonuçlar bizi yanıltabilir.
 
Aşağıdaki cevap anahtarına bakarak doğru cevap sayınızı saptayın ve doğru cevaplarınızın sayısını testteki soru sayısına (13) bölün, çıkan rakamı 100 ile çarpın. Bu değer sizin bu metni anlama yüzdenizdir.

1. B,    2. A,    3. C,    4. D,    5. A, 6. C,    7. A,    8. B,   9. A,   10. B,   11. A,   12. D,    13. C



Algılama Yüzdesi
Okur Tipi
20-29
Zayıf
30-59
Ortalama
60-79
İşlevsel
80-89
100 kişi içinde birinci
90-100
1000 kişi içinde birinci


www.serkanozkan.com.tr    www.okunlp.com

0 532 492 26 20


9 Şubat 2013 Cumartesi

NASIL OKUYORUZ VE NASIL OKUMALIYIZ?

Sanılanın aksine görüntü gözde değil beyinde oluşur. Göz bir çeşit fotoğraf makinesidir ve alınan fotoğraflar sinir hücreleri yardımıyla beyne ulaşır. Göz ne kadar güçlüyse, fotoğraf kalitesi de o kadar iyi olur.
Gözlerimizin kapasitesi nedir?
Ayağa kalkın ve gözlerinizi ilerideki bir noktaya odaklayarak kollarınızı açın. Bu nokta, kol ve ellerinizi görebileceğiniz son nokta olmalıdır. İşte, iki kolunuz arasındaki alan sizin görüş alanınızdır. Önünüzdeki bölümü daha net, net kısımla her bir kolunuz arasındaki kısmı daha bulanık görürsünüz. Net alan, “aktif görüş alanı”, bulanık alan ise “fark etme alanı”dır.

Nasıl Okuyoruz?

Gözümüz küçük atlamalar yaparak okuyor. Dikkatimiz dağınık olduğundan sürekli geri dönüşler yapıyoruz. Bu da mehter yürüyüşü gibi iki ileri bir geri gidip gelmelere neden oluyor.  Okuduğumuz kelime grupları arttıkça okuma hızımız da artıyor. Bir kerede ne kadar çok kelime grubu görmeye çalışırsak anlamak kolaylaştığı gibi okuma süresi de kısalıyor. Gözün aktif görüş alanı bir kerede birden fazla kelimeyi algılamamıza yetecek ölçüdeyken bizler hece ya da kelime okuyarak potansiyelimizi kullanmamaktayız.

Klasik okuma yönteminde her kelimenin bir anlamı ve sesi vardır. Oysaki kelimeler birer semboldür ad olan nesnenin kendisi değildir. Bu nedenle kelimeleri birer sembol gibi algılayıp kelimeleri resim olarak görmeye çalışmalı böylelikle iç seslendirmeden kurtulmalıyız. Okumak ve anlamak için seslendirmeye gerek yoktur, görmek yeterlidir. 

UYGULAMA
Bu uygulamanın amacı, görme ve algılama ile ilgili yanlış inançlarımıza örnek vermektir.

Uygulanışı: Aşağıdaki metni okuyup anlayınız. Süre sınırlaması yoktur, bu işlemi sizin için mümkün olan en kısa sürede yapmaya çalışınız.

İki rhibin hikyesni bilr msniz? Çk skı prnspleri oln br mnstıra bğlı bri gnç dğeri orta yşlı iki rhp, br görv için dğlrın tpsindki diğr mnstıra yüryerk gitmye krar vrmişlr. Ylculk sırsında kurallr greği kimsyle knuşmz, iletşm krmzlarmış, brbrleryle ble.
Br nhir kıyısna glmişlr. Kyıda, zman-mkan ölçlerine gre oldkça açk gyinmş ve yne zman-mkan ölçülrine gre çok çok gzel br hnım üzgn ve krgın oturmaktdır. Rhipleri görnce ayğa klkar ve, braz öncki hüznlü hliyle çelişn işvli br üslupla kndisini krşıya gçirmelrini istr. Rhiplerden orta yşlı olnı, diğrinin btün eğtimine rğmen kntrol edmediği şşkın, htta kızgn bkışlarını görmzden glerek, hnımı sırtna alr. Nhri gçerler. Dğer kyıda, hnım kndisini tşıyan rhibin srtından inrken, pk acle etmz ve aslnda dngesini sğlamış olmsına rağmn, teşekkr edrken birz da srılır.
Rhipler sssiz yüryüşlerine dvam edrler. Yrürler, yürrler… Dğın tepsindki mnastırın yüzlrce basmaktan olşan merdivninin bşına gelirler. Gnç oln yne kndini kontrl edemyerk, diğrine "Bütn günhlardan uzk durmya ymin etmştik" der, "Nsıl oldu da o kdına dkundun ve onu tşıdın?". Gülr diğri ve ynıtlar: "Bn onu nhrin öbr kıyısnda bırktım. Ama sn hla taşyorsn."

Yukarıdaki metnin orijinali aşağıdadır. Siz bu metni zaten anlamıştınız. Çünkü beyin okuduğu metinlerin, gördüğü şekillerin eksiklerini tamamlama yeteneğindedir.
 
İki rahibin hikâyesini bilir misiniz? Çok sıkı prensipleri olan bir manastıra bağlı biri genç diğeri orta yaşlı iki rahip, bir görev için dağların tepesindeki diğer manastıra yürüyerek gitmeye karar vermişler. Yolculuk sırasında kurallar gereği kimseyle konuşmaz, iletişim kuramazlarmış, birbirleriyle bile.
Bir nehir kıyısına gelmişler. Kıyıda, zaman-mekân ölçülerine göre oldukça açık giyinmiş ve yine zaman-mekan ölçülerine göre çok çok güzel bir hanım üzgün ve kırgın oturmaktadır. Rahipleri görünce ayağa kalkar ve, biraz önceki hüzünlü haliyle çelişen işveli bir üslupla kendisini karşıya geçirmelerini ister. Rahiplerden orta yaşlı olanı, diğerinin bütün eğitimine rağmen kontrol edemediği şaşkın, hatta kızgın bakışlarını görmezden gelerek, hanımı sırtına alır. Nehri geçerler. Diğer kıyıda, hanım kendisini taşıyan rahibin sırtından inerken, pek acele etmez ve aslında dengesini sağlamış olmasına rağmen, teşekkür ederken biraz da sarılır.
Rahipler sessiz yürüyüşlerine devam ederler. Yürürler, yürürler… Dağın tepesindeki manastırın yüzlerce basamaktan oluşan merdiveninin başına gelirler. Genç olan yine kendini kontrol edemeyerek, diğerine "Bütün günahlardan uzak durmaya yemin etmiştik" der, "Nasıl oldu da o kadına dokundun ve onu taşıdın?". Güler diğeri ve yanıtlar: "Ben onu nehrin öbür kıyısında bıraktım. Ama sen hala taşıyorsun."

                 www.serkanozkan.com.tr             www.okunlp.com




HIZLI OKUMAYA HAZIRLIK TESTİ

Aşağıdaki test okuma hızınızı arttırmadan önce okuma anlayışınız ve hızlı okumayla ilgili inançlarınızı öğrenmek amacıyla hazırlanmıştır. Bir kalem ve kağıt alarak 20 sorudan oluşan bu testteki her soruya “Evet” ya da “Hayır” diye cevap veriniz.

  1. Dakikada 1000 kelimenin üzerinde okuma hızı mümkündür.
     2. Daha iyi anlayabilmek için yavaş ve dikkatlice okumalıyız.
    
     3. Kelime kelime okuma anlamaya yardımcı olur.
 
     4. Alt seslendirme okuma hızını arttıran bir alışkanlıktır.
 
     5. Okuduğunuzun %100’ünü anlamaya çalışmalısınız.
 
     6. Okuduğunuzun %100’ünü hatırlamaya çalışmalısınız.
 
     7. Okurken gözünüz satır boyunca sürekli ve akıcı bir hareket halinde tarama yapmalıdır.
 
     8. Okurken bir şeyi kaçırdığınızda daha fazla ilerlemeden önce kaçırdığınız şeyi anlamak için geri dönmelisiniz.
 
     9. Okurken parmağınızla okuduğunuzu takip etmek sizi yavaşlatır, dolayısıyla bu alışkanlıktan kurtulmalısınız.
 
     10. Bir yazıyı okurken anlama ve kavrama sorunlarıyla karşılaştığınızda, daha fazla okumadan önce bu sorunları çözüme kavuşturmalısınız ki yazının ilerleyen kısımlarını daha iyi anlayabilesiniz.
 
     11. İyi ve önemli bir kitap sayfa sayfa okunmalı ve kesinlikle kitabın başlangıcı bitirilmeden sonu okunmamalıdır.
 
     12. Kelimeleri atlamak bir tembel alışkanlığıdır ve kurtulunmalıdır.
 
     13. Bir yazıda önemli bir konuya rastladığınızda hafızanızda kalmasını kolaylaştırmak için burayı not etmelisiniz.
 
     14. Motivasyon seviyeniz, gözlerinizin beyninizle olan ilişkisini ve okuma hızınızı etkilemez.
 
     15. Notlarınız daima temiz ve düzenli, birbirleriyle bağlantılı olmalı, büyük ölçüde okuduğunuz bilgilere ilişkin cümlelerden ve düzenli listelerden oluşmalıdır.
 
     16. Bilmediğiniz bir kelimeye rastladığınızda hemen anlamına bakmak için elinizin altında bir sözlük bulundurmalısınız.
 
     17. Hızlı okumanın tehlikelerinden biri de anlama düzeyinizin düşmesidir.
 
     18. Hepimiz, doğal bir okuma hızıyla okuruz.
 
     19. Roman ve şiir okurken, okuduğumuzu ve dilin ahengini değerlendirmek için yavaş okumalıyız.
 
     20. Gözleriniz okuduğunuz şeye net bir biçimde odaklandığında onu gerçekten iyi anlayabilirsiniz.

Sonuç: Sadece birinci sorunun yanıtı “Evet” olmalıdır. Diğerlerine de “Evet” cevabı verdiyseniz, okuma hızınızı yavaşlatan inançlarınızı da görüyorsunuz demektir.

Beynimiz sağ ve sol yarımküre olmak üzere iki parçadan oluşur. Sol bölüm daha çok matematik, mantık, sayılar, konuşma, analiz, diziler, detayı görme gibi konularda uzmanken sağ bölüm daha çok hayal gücü, şekiller, boyut, ritim, sanat, müzik, renkler ve bütünü görme konularında uzmandır. Ancak sağ ve sol bölümler bu görevlerini kendi aralarında etkileşim kurarak yaparlar. Bu nedenle ikisi arasındaki bağı kuvvetlendirmek gerekir. 

           www.serkanozkan.com.tr         www.okunlp.com