9 Şubat 2013 Cumartesi

NASIL OKUYORUZ VE NASIL OKUMALIYIZ?

Sanılanın aksine görüntü gözde değil beyinde oluşur. Göz bir çeşit fotoğraf makinesidir ve alınan fotoğraflar sinir hücreleri yardımıyla beyne ulaşır. Göz ne kadar güçlüyse, fotoğraf kalitesi de o kadar iyi olur.
Gözlerimizin kapasitesi nedir?
Ayağa kalkın ve gözlerinizi ilerideki bir noktaya odaklayarak kollarınızı açın. Bu nokta, kol ve ellerinizi görebileceğiniz son nokta olmalıdır. İşte, iki kolunuz arasındaki alan sizin görüş alanınızdır. Önünüzdeki bölümü daha net, net kısımla her bir kolunuz arasındaki kısmı daha bulanık görürsünüz. Net alan, “aktif görüş alanı”, bulanık alan ise “fark etme alanı”dır.

Nasıl Okuyoruz?

Gözümüz küçük atlamalar yaparak okuyor. Dikkatimiz dağınık olduğundan sürekli geri dönüşler yapıyoruz. Bu da mehter yürüyüşü gibi iki ileri bir geri gidip gelmelere neden oluyor.  Okuduğumuz kelime grupları arttıkça okuma hızımız da artıyor. Bir kerede ne kadar çok kelime grubu görmeye çalışırsak anlamak kolaylaştığı gibi okuma süresi de kısalıyor. Gözün aktif görüş alanı bir kerede birden fazla kelimeyi algılamamıza yetecek ölçüdeyken bizler hece ya da kelime okuyarak potansiyelimizi kullanmamaktayız.

Klasik okuma yönteminde her kelimenin bir anlamı ve sesi vardır. Oysaki kelimeler birer semboldür ad olan nesnenin kendisi değildir. Bu nedenle kelimeleri birer sembol gibi algılayıp kelimeleri resim olarak görmeye çalışmalı böylelikle iç seslendirmeden kurtulmalıyız. Okumak ve anlamak için seslendirmeye gerek yoktur, görmek yeterlidir. 

UYGULAMA
Bu uygulamanın amacı, görme ve algılama ile ilgili yanlış inançlarımıza örnek vermektir.

Uygulanışı: Aşağıdaki metni okuyup anlayınız. Süre sınırlaması yoktur, bu işlemi sizin için mümkün olan en kısa sürede yapmaya çalışınız.

İki rhibin hikyesni bilr msniz? Çk skı prnspleri oln br mnstıra bğlı bri gnç dğeri orta yşlı iki rhp, br görv için dğlrın tpsindki diğr mnstıra yüryerk gitmye krar vrmişlr. Ylculk sırsında kurallr greği kimsyle knuşmz, iletşm krmzlarmış, brbrleryle ble.
Br nhir kıyısna glmişlr. Kyıda, zman-mkan ölçlerine gre oldkça açk gyinmş ve yne zman-mkan ölçülrine gre çok çok gzel br hnım üzgn ve krgın oturmaktdır. Rhipleri görnce ayğa klkar ve, braz öncki hüznlü hliyle çelişn işvli br üslupla kndisini krşıya gçirmelrini istr. Rhiplerden orta yşlı olnı, diğrinin btün eğtimine rğmen kntrol edmediği şşkın, htta kızgn bkışlarını görmzden glerek, hnımı sırtna alr. Nhri gçerler. Dğer kyıda, hnım kndisini tşıyan rhibin srtından inrken, pk acle etmz ve aslnda dngesini sğlamış olmsına rağmn, teşekkr edrken birz da srılır.
Rhipler sssiz yüryüşlerine dvam edrler. Yrürler, yürrler… Dğın tepsindki mnastırın yüzlrce basmaktan olşan merdivninin bşına gelirler. Gnç oln yne kndini kontrl edemyerk, diğrine "Bütn günhlardan uzk durmya ymin etmştik" der, "Nsıl oldu da o kdına dkundun ve onu tşıdın?". Gülr diğri ve ynıtlar: "Bn onu nhrin öbr kıyısnda bırktım. Ama sn hla taşyorsn."

Yukarıdaki metnin orijinali aşağıdadır. Siz bu metni zaten anlamıştınız. Çünkü beyin okuduğu metinlerin, gördüğü şekillerin eksiklerini tamamlama yeteneğindedir.
 
İki rahibin hikâyesini bilir misiniz? Çok sıkı prensipleri olan bir manastıra bağlı biri genç diğeri orta yaşlı iki rahip, bir görev için dağların tepesindeki diğer manastıra yürüyerek gitmeye karar vermişler. Yolculuk sırasında kurallar gereği kimseyle konuşmaz, iletişim kuramazlarmış, birbirleriyle bile.
Bir nehir kıyısına gelmişler. Kıyıda, zaman-mekân ölçülerine göre oldukça açık giyinmiş ve yine zaman-mekan ölçülerine göre çok çok güzel bir hanım üzgün ve kırgın oturmaktadır. Rahipleri görünce ayağa kalkar ve, biraz önceki hüzünlü haliyle çelişen işveli bir üslupla kendisini karşıya geçirmelerini ister. Rahiplerden orta yaşlı olanı, diğerinin bütün eğitimine rağmen kontrol edemediği şaşkın, hatta kızgın bakışlarını görmezden gelerek, hanımı sırtına alır. Nehri geçerler. Diğer kıyıda, hanım kendisini taşıyan rahibin sırtından inerken, pek acele etmez ve aslında dengesini sağlamış olmasına rağmen, teşekkür ederken biraz da sarılır.
Rahipler sessiz yürüyüşlerine devam ederler. Yürürler, yürürler… Dağın tepesindeki manastırın yüzlerce basamaktan oluşan merdiveninin başına gelirler. Genç olan yine kendini kontrol edemeyerek, diğerine "Bütün günahlardan uzak durmaya yemin etmiştik" der, "Nasıl oldu da o kadına dokundun ve onu taşıdın?". Güler diğeri ve yanıtlar: "Ben onu nehrin öbür kıyısında bıraktım. Ama sen hala taşıyorsun."

                 www.serkanozkan.com.tr             www.okunlp.com




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder